CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, nükleer santralden elde edilen elektriğin piyasa fiyatının 2,5 katına satılacağını, santral çevresinde yaşayan çocuklarda kan kanseri riskinin 2,2 kat artacağını söyledi.
Atıcı, partisinin Mersin il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
HUKUK TANIMAZLIK NÜKLEER SANTRALDEN DAHA TEHLİKELİDİR
“Açıklamama, 15 gün önce aramızdan ayrılan, Türkiye’nin ilk nükleer aktivisti Arslan Eyce ağabeyimizi rahmetle anarak başlamak istiyorum. Mücadelesini yaşatmak ve Türkiye’yi nükleer beladan kurtarmak bizim boynumuzun borcudur.
Mersin, Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralin temeli geçen hafta hukuk ayaklar altına alınarak atıldı.
Milletin Vekili olarak, ÇED olumlu raporunun iptali için dava açmıştım. Danıştay’ın ret cevabına karşın davayı bir üst mahkemeye taşıdım. Hukuk süreci devam ederken, henüz tam netice alınmadan, Cumhurbaşkanı tarafından hukuk yok sayılarak nükleer santralin temeli atılmıştır. Hukuk tanımazlık en az nükleer santral kadar tehlikelidir.
Dava süreci devam ederken bizleri yıldırmak için jet hızı ile 3 bin liranın üzerinde keşif bedeli istenmiş ve 3 bin lira civarında avukatlık bedeli isteneceği bildirilmiştir. Bunlar bizlerin yaşam mücadelesi verdiğimizi anlamaktan acizler.
Danıştay’dan sonuç alamazsak Anayasa Mahkemesi’ne gideceğimi, o da olmazsa yüzde 86’sı nükleer santral istemeyen Mersinlilerin yaşam haklarını savunmak adına konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götüreceğimi söylemiştim. Bunun üzerine AKP Genel Başkanı tam da karakterine ve seviyesine uygun bir açıklama yaparak suçluluk psikolojisi içinde şunları söylemiştir:
“Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile birlikte startını verdiğimiz Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile Türkiye’yi nükleer enerji kullanan ülkeler ligine taşıyoruz. … Bu yatırımla ülkemiz daha ucuz, daha temiz ve gerçek anlamda çevreci bir enerji kaynağıyla tanışmış olacak”
“CHP’nin bir tane milletvekili Mersin’de gösteri yapıyor. Ağzınla kuş tutsan avucunu yalarsın, neyin gösterisini yapıyorsun yahu. Bunların işi gücü bu. Bunların Türkiye’de dikili bir ağacı yok. Nerede hayırlı bir adım atıyorsan bunlar orada. Niye? Şerrin temsilcileri olması lazım ya. Bunlar şerrin temsilcisi.”
Değerli Arkadaşlar bir Cumhurbaşkanına mahalle ağzıyla konuşmak ve yalan söylemek yakışmaz.
Bir Cumhurbaşkanına “bunlar şerrin temsilcisi” diyerek bizleri hedef göstermesi hiç yakışmaz. Bu durumu O’nu Cumhurbaşkanı olarak seçenler elbette değerlendireceklerdir.
ELEKTRİK PİYASA FİYATININ 2.5 KATINA SATILACAK
Cumhurbaşkanı “daha ucuz” enerji elde edileceğini ifade ederek halkı yanıltmakta ve doğruyu söylememektedir.
Şu anda elektriğin piyasa fiyatı 5 dolar sent civarındadır. Rusya ile yapılan anlaşmaya göre, Akkuyu Nükleer Santrali’nde üretilecek elektriğin yarısının Türkiye tarafından 15 yıl boyunca kilovatsaati 12,35 dolar sentten satın alınması zorunludur. Yani Ruslar ürettikleri elektriği şimdiki dolar kuruna göre piyasa fiyatının 2,5 katına bize satacaktır.
Ruslar, alım garantisi dışında kalan yüzde 50’lik miktarı kendisi veya enerji perakende tedarikçileri vasıtasıyla serbest elektrik piyasasında satabilecektir.
RUSLAR 15 YILDA 70 MİLYAR DOLAR KAZANACAK
Ruslar 22 milyar dolara mal ettikleri nükleer santralden, üretilen elektriğin yarısını 15 yıllık alım garantisi ile bize sattıklarında yaklaşık 35 milyar dolar kazanç sağlayacaktır. Diğer yarısını da aynı fiyattan sattığını varsayarsak, sadece 15 yılda yaklaşık 70 milyar dolar kazanacaktır.
Anlaşmanın yapıldığı 2010 yılında dolar kuru 1.41 TL iken bugün 4 TL’yi aşmış durumda. Dolayısıyla nükleer santralin ucuz enerji getirdiği doğru değildir.
SANTRAL ÇEVRESİNDEKİ ÇOCUKLARDA KAN KANSERİ RİSKİ 2,2 KAT ARTIYOR
Cumhurbaşkanı nükleer enerji için “daha temiz ve gerçek anlamda çevreci” diyerek halkı yanıltmakta ve doğruları söylememektedir.
Nükleer santrallerde herhangi bir kaza olmasa da santral çevresinde yaşayan çocuklarda kan kanseri riskinin 2.2 kat arttığı Almanya’da yapılan araştırmalarda gösterilmiş ve dünyanın en prestiji dergilerinde birinde yayınlanmıştır.
Nükleer santralde kaza olması durumunda ise durum çok vahimdir. Çernobil`de sızıntı sırasında resmi rakamlara göre 4 bin, Fukuşima` da ise 1700 kişi kısa sürede ölmüştür. Greenpeace raporlarına göre ise kaza sonrasında sızıntıdan etkilenen 200 bin insan ölmüştür. Bu enerjinin neresi temiz ve çevrecidir.
DENİZ SUYU SICAKLIĞI 2-6 DERECE ARTACAK
Ayrıca nükleer reaktörleri soğutmak için Akdeniz’den alınan su nedeniyle deniz suyu sıcaklığı 2-6 derece artacak ve denizde hiçbir canlı kalmayacaktır.
Bunları halka anlatmak şerrin değil halkın temsilcilerinin görevidir. Bu kadar kötülüğü bilerek bunları Mersin halkına reva görmenin ise neyin temsilciği olduğunu halkımız çok iyi bilecektir.
Ayrıca;
· Türkiye’nin nükleer santrallere ihtiyacı yoktur. Türkiye enerji ihtiyacını yenilenebilir doğal kaynaklardan elde edebilir.
Dünyada gelişmiş ülkeler artık nükleer enerji üretimine son vererek yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmektedir.
Dünyada nükleer santrallerin toplam elektrik enerjisi üretiminde payı bugün %11 civarındadır. 1996’da bu oran %17,6’ydı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) 2050 tahminine göre nükleer santrallerin toplam elektrik enerjisi üretiminde payının %4,8 ile %12,1 arasında olacağı öngörülmektedir.
Geçtiğimiz ay, Portekiz elektrik enerjisi ihtiyacının tümünü yenilenebilir enerjiden karşıladı. Bununla da kalmadı fazlasını üretti.
Türkiye’de neden olmasın?
· Akkuyu Nükleer Santralı, bir ülke sınırları içinde bulunup da, sahibinin bir başka ülke olduğu “dünyanın ilk nükleer santrali”dir.
Rusya’ya doğalgaz-petrol açısından büyük oranda bağımlı olan Türkiye, Akkuyu Nükleer Santral Sahası’nı Rusya’nın kontrolüne süresiz, çok ciddi bir stratejik hata yaparak ve geleceğini teslim ederek, yeni bir “kapitülasyona” imza atmaktadır.
Ruslar, Akkuyu’da, adeta İncirlik gibi; “özerk” bir üs elde etmiş olacaktır.
Milli enerji, bağımsız enerji söylemleri bir AKP masalından öteye geçmemektedir.
· Türk mühendislerin santralde çalışacağı, çok sayıda vatandaşın istihdam edileceği söylemleri doğru değildir.
Nükleer santralın inşası için, anlaşma gereği Rusya’dan kalifiye uzman işçiler ve personel getirilecek.
· Daha önce hiç denenmemiş bir teknoloji
Rus şirketi Rosatom Akkuyu Nükleer Santrali’nde daha önce hiç denenmemiş VVER-1200 model reaktörleri kullanacaktır. Türkiye, Rusya’nın deney tahtası konumuna düşmüştür. Modelin ilk örneklerinde çıkacak kaçınılmaz problemler-kazalar, Türkiye’ye pahalıya patlayacaktır.
VVER-1200 reaktörlere, dünyada sadece Rus TVEL Şirketi yakıt sağlayabilmektedir. Böylece Rusya’ya tam bir bağımlılık oluşacaktı.
· Fay hattına yakınlık ve deniz seviyesine yakınlık büyük risk oluşturuyor.
Akkuyu Nükleer Santrali’nin 25 km. yakınından geçen Ecemiş Fay Hattı, şu anda aktif ve yüksek enerji birikimli bir hat olarak tehlikeli grupta. 1970’li yıllarda nükleer santral lisansı verilirken bu bölgedeki Ecemiş fay hattı henüz keşfedilmemişti.
2011 yılındaki Japonya’da 8.9 büyüklüğündeki depremin ardından korkulan oldu ve hasar gören Fukushima Nükleer Santralinde radyasyon sızıntısı tespit edildi. Bugüne kadar “nükleer enerji en güvenli enerji kaynağıdır” tezine dayanak oluşturan tesislerdeki patlama büyük endişe yarattı.
· Nükleer atık Mersin’de depolanacak
Rusya ile yapılan nükleer santral sözleşmesinde nükleer atıkların akıbetine ilişkin bir düzenleme yok.
Ruslar, 60 yıl sonra atıkları Mersin’de bırakıp, santralı söküp, arkalarına bile bakmadan çekip gidebilecekler.
İL BAŞKANI ADİL AKTAY: “İKTİDARIN ‘RABBİM VE MİLLETİM AFFETSİN’
DİYEREK SORUMLULUKTAN KAÇACAĞI YENİ BELALAR AÇMALARINI İSTEMİYORUZ”
Toplantıda, CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay da bir konuşma yaptı. Aktay, şunları söyledi:
“Nükleer santral kurmak ciddi bir karardır. Bu ülkenin ekonomisini, enerji politikasını, doğasını, güvenliğini bu kadar büyük risk altına alan bir kararı verenlerin, devlet ciddiyeti içerisinde davranmaları şarttır.
Akkuyu Nükleer Santralinin kamuoyundan gizlenen pek çok boyutu varken… Cevabı verilmemiş sorular ortada dururken… Bu konuyu muhalefete hakaret ederek, nükleer santral tercihini eleştirenleri, temiz ve sağlıklı enerji kaynakları önerenleri vatan haini ilan ederek tartışmak, büyük bir ciddiyetsizliktir, sorumsuzluktur.
İktidarları uyarmak, eleştirmek çok önemli, demokratik bir görevdir. Bizim gibi, iktidarda, defalarca kandırılmış bir hükümetin bulunduğu bir ülkede ise bu aynı zamanda milli bir görevdir, bir var olma sorunudur.
Bu bilinç ve sorumlulukla, bütün hakaretlere, yalanlara, kışkırtmalara rağmen, Cumhuriyet Halk Partililer olarak, Akkuyu konusunda hükümeti uyarmaya, eleştirmeye elbette devam edeceğiz. Çünkü Mersin’i çok seviyoruz, bu ülkeyi çok seviyoruz. Ve iktidarın, bu ülkenin başına, “Rabbim ve milletim affetsin” diyerek sorumluluktan kaçacağı yeni belalar açmalarını istemiyoruz.”