www.haberanamur.net te yayınlanan haber ve fotoğraflar, kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz.
Emekli Öğretmen İ. Gürdal Sümer’in kaleminden “YENİ SİNEMA”
Koskoca bir yapıydı Anamur’da. Yıkıldı. Eski bir ev değildi, İşhanı değildi, eski bir zenginin konağı da değildi. Neydi? O bir sinemaydı. Yeni Simena’ydı. Atatürk İlkokulu’nun batısında, Alp Eczanesi’nin arkasındaydı. Henüz kentleşme sürecine girmemiş sade bir Anadolu kasabasının, Anamur’un sineması.
Kasabalarda sinema sadece sinema değildir. Kültür etkinliklerimizin yer aldığı mekândır. Belki de düğününüz burada yapıldı. Ya da okulunuzun yılsonu müsameresinde burada sahneye çıktınız. Kasaba sinemaları işte böyle bir yerdir. Sadece seyrettiğiniz filmleri değil çok farklı güzellikleri anımsarsınız.
Ama kimse sadece nişan düğün için, okul müsameresi için böyle bir yapıya girişmezdi o zamanlar. Çünkü her gün düğün olmaz, her gün müsamere olmaz. Ama her gün film gösterisi olur. Onun için bu yapıların temel işlevi sinemadır. Bazen bir film bazen de iki film bir gecede gösterilen sinema.
Biletler belediye kontrolü altında satılacak ve satılan biletten belli bir oranda belediyeye pay ayrılacaktı. Onun için sinema girişinde belediyeden bir görevli kapıda durur, içeriye biletsiz girişi önlerdi. O zamanki usul böyleydi.
Atatürk İlkokulu’nun karşısında sıra sıra dükkânlar görürsünüz. Tatlıcı, balıkçı, oyuncakçı ve daha başkaları. O dükkânların üzeri şimdi bomboş, yapı yok. Ama eskiden öyle değildi. O dükkanların üzerinde sinema vardı, yazlık bir sinema! Alp kardeşlerin sineması. Makinisti Adanalı. 60 lı yılların aşk heyecan macera dolu siyah beyaz filmleri bu sinemanın perdesinde canlandılar. Anamur’un dayanılmaz o yaz sıcaklarında ne güzeldi sinemaya gitmek, o filmleri seyretmek, hem de yüksek mekânda.
Yaz sıcakları yerini güz serinliğine, ardından kış soğuğuna bıraktığında yazlık sinemaya gidemezsiniz. Çok üşürsünüz, hasta olursunuz. Olmaz, kışlık sinemaya gitmeniz gerekir.
Ve Alp Kardeşler gereğini yapar. Evlerinin yanına bir sinema inşa ederler. Sinema gerçekten sinema diyecek kadar büyük.
Sinemaya doğrudan girmiyorsunuz. Bir giriş bölümü sizi karşılıyor. Kapı üzerinde kocaman bir yazı “ Hoş Geldiniz “ altındaki imza “Müjdat”. Yani Müjdat Nuhut, o devirdeki duvar yazılarının usta sanatçısı. 1974 yılında yazmış. Kendisi öyle söyledi. O yazının bozulmadan solmadan hala duruyor olması dikkati çekiyor.
İçeri giriyorsunuz, yüksek tavanlı bir sinemadasınız.. Makine dairesiyle, localarıyla bir de kenarlarda görüntü dağılmasını engelleyen kavisli perdesiyle tam bir sinema.
Kış bitti. Havalar tekrar ısınmaya başladı. Sinemayı yazlığa taşımak gerek. Nereye? Öyle uzağa gitmeye gerek yok. Sinema girişindeki boş alan mükemmel sinema olur. Oldu da. Aynı makine dairesini bu sefer yazlık sinemaya kullandılar. İşte size bir yazlık sinema.
“Bir Delinin Hatıra Defteri”. Gogol’un yazdığı ve tek kişinin oynadığı bir tiyatro eseri. Bu oyun Yazlık Yeni Sinema’nın sahnesinde sergilendi. Hiç unutmuyorum.
“Hacı Göncü” eskiden ilçemizin hatırı sayılır varlıklı bir işadamıydı. Çarşının orta yerinde dükkânları evi ve ambarı olan bir insan. Öyle ambar deyip geçmeyin. “Hacı Göncü’nün Ambarı” dendiği zaman kimsenin aklına depoya konulmuş yer fıstığı ya da eski eşyaların saklandığı yer gelmezdi. Çünkü orası ambar olmaktan çıkmış sinema olmuştu. Zeminden aşağı bir merdivenle iner ve 35 mm lik sinema makinasının ışığında başlarsınız filmi seyretmeye, Ayhan Işık, Fatma Girik, Erol Taş karşınızda.
Nur Sineması. Çok eski bir sinema. Anamur Esnaf Kredi Kefalet Odasının olduğu mekan. Jeneratörü de vardı. Çünkü elektrik yetersiz. Yerli filmler renksiz ama yabancı filmler renkli. Ne vardı yerliler de renkli olsaydı! Olsun varsın. Sorun değil. Hacivat-Karagöz oyunu da burada sergilendi. Zamam zaman gezici gruplar gelir öğrencilere sunum yaparlardı.
İnsan merak ediyor. Anamur dışındaki yerlerde, başka ülkelerde nasıl bir yaşam var? Oralarda da aşk var mı? Oralarda da kavgalar oluyor mu? İletişim araçları yetersizliğinden öğrenmesi zordu. İşte sinemalar bu merakı gideriyor. Her yeri gösteriyor. Bu her yeri gösteren sinemalardan birisi de “Yazlık Şenay Sineması”, Göktaş Mahallesinde. Sinemadan çok bir yaşam biçimiydi. Öyle ki bazı yaz aylarında bu sinemayı komşu ilçemiz Gülnar’a kadar taşıdılar. Gülnar’lılara sinema zevkini taşıdılar. Kış mevsiminin yaklaştığı 6 Aralık tarihinde bile film gösterildiğini anımsıyorum. Kışın iyice geldiği günlerde sinemanın her tarafına çadır çektiler. Oldu mu sana bir kışlık sinema. Bu sinema bu mahallenin gözbebeğiydi.
Geniş mekanı ve çarşının orta yerindeki konumuyla yer alan “Koca Kahve” . Şimdi içi bomboş. Bazı camları kırık. Bakımsız. Zamanın insafına terkedilmiş. Daha ne kadar dayanır bilinmez. Bu yapı ilgililerin yetkililerin aklına gelir de bakıma alınırsa bu Anamur’un kazancı olur. Oysa burası bir sinemaydı, burası bir kahveydi, burası öğretmenlerin Töb-Der şubesiydi. Bu sinemada insanlar “Cilalı İbo”’nun filmiyle kahkahalar attı, Fatma Girik’in filmiyle sevdalandı Yılmaz Güney’in filmiyle de kahramanlaştı.
Şimdi biraz da başka bir sinemaya geçelim. “Kaplan Sineması’da. Yapıt olarak tam bir sinema. Hemen her şeyi bulmak mümkün. Hem gündüz hem akşam seyircilerine film sunan bir sinema. Kültürel etkinliklerin de yer aldığı bir mekân. Hepimizin belki de bir anısı var burada, unutamadığımız. Burası salt bir kışlık sinema değildi. Binanın üstü düz olduğundan yazlık sinemaya dönüştürüldü. Ancak yüksek bir apartmana merdivenle çıkılır gibi sinemaya çıkılıyordu. Yorucuydu. Oysa yazlık sinemalar girişi kolay düzayak bir yerde olmalıydı. Yer bulundu. Saçkan kavşağındaki boş alan iyi bir yazlık sinema olabilirdi. Oldu da. Ve yine filmler, düğünler, yine tiyatrolar, konserlere devam ediyordu hem de hiç bitmeyecekmiş gibi…
Ama bitti. Yerinde hiç durmayan zaman, her gün gelişen teknoloji sinemayı bitirdi. Sadece sinemayı değil daha da kötüsü bir alışkanlığımızı yok etti.
Ne dersiniz?
Not Şubat 2022 tarihinde yıkılan “YENİ SİNEMA”nı yıkılmadan önceki son fotoğrafları;
1968 Yılında inşa edilen Yeni sinemanın kapı girişine “HOŞ GELDİNİZ” yazısı 1974 yılında Müjday Nunut tarafından yazılmış. Fotoğrafta da görüldüğü gibi o zamanın Tabelacısı, Ressamı Müjdat Nuhut imzalı “HOŞ GELDİNİZ” yazısı (Anamur’un güneşine nemine ve yağmuruna karşı) aradan geçen 48 yılda canlı kalmayı başarmış.